12 Temmuz 2013 Cuma

Boğaziçi'ne Giriş- Güzellikler..

Kararsız kalanlara: Bir de şu açıdan bakın..

Boğaziçi iç ve dış güzellikleriyle bilinen bir üniversite. 
İlk güzelliği tabi ki Güney Kampüs... Eğer görmediyseniz ve görme imkanınız varsa mutlaka gelin görün. Hatta aklınızda bu üniversite olmasa bile bir İstanbul gezisi içinde gezilecek yerlerden kanımca. İstanbul Boğazı'nda, Rumeli Hisarı'nın içinde, Fatih Sultan Mehmet Köprüsü'nün tam dibinde. Güney yokuşu inerek başlayacağınız gezide meydana indiğinizde benim gibi çimlerde yuvarlanmaya başlamayın aman ha, onlar da normal ç,mler yani yeşil işte çim.. Ama çok güzel.. 2010 ya da 2009 Nisan-Mayıs aylarından birinde gelmiştim. (2010 girişliyim) Ve çimlerde yalın ayak yüzüstü uzanıp kitap okuyan insanlar , güneşlenenler, koşturanlar, ve tabi ki kediler köpekler.. (Ah o zamanlar kedi populasyonunun farkına varaydım yazmazdım belkim :D) Çimlerin üzerindeki ve dışarıdaki İstanbul'dan soyutlanmış manzara gerçekten güzeldi. (Sonra bölüm binamın Kuzey Kampüs'te ve Güney'e en uzak noktada olduğunu öğrenince halimi görmeliydiniz..) Biraz daha ilerlediğinizde manzara çıkar karşınıza, artık Boğaz'ın tam içindesinizdir, Hisar'ın kulelerinin de dibinde.. Daha gezilecek bir sürü yer var. Açıkçası geçen sene Fen-Edebiyat Fakültesi'nin gizli bir bölmesinde restaurant-yemekhane tarzı bir yer keşfetmiş. Bayağı geniş bir terası vardı ve belli saatlerde öğrencilere açıktı. Manzarası o kadar genişti ki her iki köprüyü birden görebiliyordu. Aklıma gelmişken bir daha gideyim ben oraya da bulabilecek miyim acaba?..
Eğer gelme imkanınız yoksa please please "check photos from Google images."  :)

Diğer kampüsler de güzeldir tabisi ama bir Güney değil. Hee bu arada Güney'den Bebek dediğmiz ve bir sürü ünlü şahsiyet ile karşılaşabileceğiniz güzide İstanbul semtine kolaylıkla, 5-10 dk yürüyerek geçebilirsiniz. Bisiklet turu şiddetle tavsiye edilir. (Bebek sahilde, ben denemiştim, gayet iyi oldu güzel de oldu, çok da iyi oldu.. İki kişi tek bisikletle Güney Kapı'daki yokuştan saldık kendimizi bisikletle, eğlenceliydi.) Bebek'ten Ortaköy, Beşiktaş'a yürüyebilirsiniz..

Bunların dışında Boğaziçi en çok sosyal yönleriyle bilinir. (Her ne kadar ben asosyal olsam da..) Mesela birGüzel Sanatlar fakültesi ya da Spor Okulu, Konservatuar tarzı şeyler olmasa da onların yerini pekala tutabilecek klüpleri vardır ve bu klüpler öğrencilerin emekleri ile oluşturuluyor. Dans için Dans Klübü, Büfk (Folklör Klübü).. vs. klüpler vardır. Müzik için yine Folklör ve Müzik Klübü(Klasik korosunu internette izlemişsinizdir.), resimle ilgileneler için Güzel Sanatlar Klübü, Sosyal Sorumluluk Klübü v.s v.s bir sürü klüp var bunları yine internetten kontrol edebilirsiniz.

http://www.boun.edu.tr/tr-TR/Content/Kampus_Hayati/Ogrenci_Kulupleri.aspx

İşin ilginci bu klüplerin - benim bildiğim bir kısmı- o kadar ciddi çalışır ki, o kadar yani. Bir Tiyatro Klübü ve Folklor Klübü vardır insanlar oradaki çalışmalar için okullarını uzatır, zamanının çoğunu orada harcar. Hatta mezun olduktan sonra bazı insanlar okudukları bölümle ilgili değil, katıldıkları klüpteki uğraşları ile devam ederler. Klüplere katılmasanız da bir kısmının gösterilerini izleyebilirsiniz.

Boğaziçi insanı hakkında pek bir şey söyleyemeyeceğim. En başta zeki ve bilinçlidir. (Bazıları fazla zekidir hak verirsiniz ki.. ) O insanlarla ortak ders aldığınız da curve ( bu tam olarak bir Boğaziçi terimi olsa gerek, diğer okullarda "çan, ortalama" için kullanılır.) tavan yapar ve lanet edersiniz hayattan soğursunuz :) Onun dışında insan insandır. Herkes Boğaziçi ortamı ortamı der durur da ben pek farklı bir şey görmedim açıkçası, kaliteli insan çok ama yalancı yalancıdır, dürüst dürüsttür.  Boğaziçililer iyi insandır diye saçma sapan bir düşünce olamaz..

Akademisyenlere bakalım bir de.. Açıkçası ben sayısal olduğum için pek kapsamlı bir yorum olamayacak ama kendi bölüm hocalarım hakkında yorum yapmak istemiyorum. Çok ilgilenen olursa özelden yazsın.
(sevinc.gucum@gmail.com)
Ama şöyle bir algı da oluşmasın: Akademisyenlerin özellikleri onların Boğaziçi'nde olması yüzünden değil, onların akademisyen olmasından kaynaklanıyor bunu da şuna dayanarak söylüyorum, hocalarla ilgili yaşadığım sorunların ya da güzelliklerin hemen hemen aynılarını diğer üniversitelerdeki arkadaşlardan da duydum. Onun dışında benim favori bölüm hocalarım Fizik bölümündedir. Ben öğrencilerin yanında bu kadar olan , bu kadar iyi gönüllü ve öğrencisine bir şeyler katmak için çabalayan hocaları bir arada görmedim. Dinliyolar ya sizi dinliyolar, durakta görünce el sallayıp selam veriyolar ve bu kitle dersi hocası, yani bi dönemde 200-300 belki daha fazla kişiye ders verir, daha ne olsun.. Bi hocanın üniversitede sizi vakit ayırması gerçekten peşinden koşacağınız bir şey olacaktır.

Şimdilik aklıma gelenler bunlar.
Sürç-i lisan etti isek affola.

Hayırlı Ramazanlar.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder